Derdi Olan Neylesin?
Bir kadın, uğruna ölecek kadar aşık olabilir mi?
Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı feth ettikten sonra bir süre daha Mısır'da kalıyor. Tabii fetih yetmezdi; orada düzen kurmak, Mısır'ın da normal bir Devlet-i Aliyye toprağı olması için bu gerekliydi. Mısır'da kaldığı süre içinde Yavuz Sultan Selim'in çadırının temizlik işlerini yapan bir Mısırlı cariye, daha önceden büyük hayranlık duyduğu padişaha gün geçtikce aşık oluyordu. O dönemi gözümüzün önüne alırsak, günümüzde gayet normal olan bu gibi durumlar, o zamanlar hiç hoş karşılanmayan durumlardı. Hele ki aşık olan bir kadınsa... Aşk bu ya, sıradan bir cariyenin aşık olduğu kişi cihan padişahı, Devlet-i Aliyye'nin ilk halifesi Yavuz Sultan Selim'di... Neresinden bakarsak bakalım bu aşk imkansızdı. Bir kadın olarak aşkını ilan etsen bir dert, ''Çünkü bu ne cüret?'' denilerek idam da edilebilirsin; ama kadınlar işte, duygu ve his bütünü, içinde beslese daha büyük dert.
Padişaha ulaşma yolları arayan cariye, bütün hislerine yenik düşerek, daha da fazla dayanamayıp idam edilme riskine rağmen, çadırı temizlediği bir gün sultanın yatağına ''Derdi olan neylesin?'' yazılı bir not bırakıyor.
Padişah, akşam yatağına geldiği zaman notu görüyor ve tahmin ettiğimizin aksine gülümsüyor ve notu, temizlik işlerini yapan cariyenin yazdığını anlıyor. Cariyenin sorusunun altına ''Derdi olan söylesin.'' yazıyor ve aynı yere bırakıyor.
Sabah belki de idam fermanına uyanacak olan cariye, bu normal devam eden sabaha şaşırarak padişahın yatağına gidip, notunu aynı yerde görünce bir de bakıyor ki kendi mısrasının altına bir cevap yazılmış. Cariye hemen padişahın mısrasının altına cevap yazıyor: ''Korkuyorsa neylesin?''...
Günümüzde hayali bile harika değil mi? Sıradan bir temizlik işlerine bakan cariyesin ve senin notuna cihan padişahı cevap veriyor. Padişah akşam yatağına gelince tekrar nota yöneliyor, cariyenin mısrasının altına cevap yazıyor ''Hiç korkmadan söylesin.''.
Padişahın bu mısralarından cesaret alan cariye, cesaretini topluyor ve padişahın karşısına çıkıyor. Çıkıyor, çıkıyor ama padişahla göz göze geldiği an mecali kesiliyor ve yere düşüyor. Herkes cariyenin heyecandan bayıldığını sanıyor ama maalesef ki cariye oracıkta ölüyor... Cariyenin öldüğünü anlayan Yavuz, ağlamaya başlıyor. Yavuz Sultan Selim'in bu ağlaması, tarihte bilinen tek gözyaşı dökmesi olarak tarihe geçiyor. Padişah ''Bu kıtayı, bu cariyenin kabrine yazın.'' emriyle o meşhur kıtayı söylüyor:
Bilmem ki gözlerime nasıl büyü yaptı felek.
Gözlerimi kan içinde bırakıp, gözyaşımı artırdı felek.
Pençelerimin korkusundan arslanlar bile tir tir titrerken,
Beni gözleri bir ahuya teslim etti felek.
İşte gerçek aşkı bu cariyeden öğrenin; çünkü gerçek aşık, sevdiğinin yolunda olur ve o yolda ölür.
Yavuz Sultan Selim
Yorumlar
Yorum Gönder