Evrenin Merkezi Dünya mıdır?

Sizce Galileo mu haklı, yoksa Giordano Bruno mu? Gelin birlikte karar verelim.

       İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya gelen filozof, gök bilimci, bilim insanı Giordano Bruno (1548), daha çok küçük yaşta iken edebiyat ile ilgilenmeye başladı. Zaten ilerleyen yıllarda tarih, onu rönesans felsefesini biçimlendiren en iyi filozoflardan birisi diye yazacaktı. Durmaksızın çalışmalarına devam eden Giordano, kiliselerin düz dünya inanışını kabul etmiyordu. Kiliseler, İncil'de yazdığı gibi dünyanın evrenin merkezi olduğunu, güneşin de içinde bulunduğu evrendeki bütün cisimlerin dünyanın etrafında döndüğünü savunuyordu. Tabii ki kiliseler, bu görüşün aksini iddia eden her kim varsa onu buluyor, kâfir diye adlandırıp engizisyon mahkemelerinde (https://tr.wikipedia.org/wiki/Engizisyon) yargılayarak canice idam ediyordu. Tahmin edersiniz ki Giordano, çalışmaları sonrası günümüzde de bilimin kabul ettiği doğruyu bulmuştu. Yani güneş sabitti ve etrafındaki bütün gezegenler güneşin etrafında dönüyordu; evrenin merkezi dünya değildi... Bu görüşlerini savunduğu zaman henüz 28 yaşındaydı ve bu görüşleri yüzünden Roma'da, hakkında dinsizlik ve İncil'e karşı gelme suçlarından birçok dava açıldı. Kuzey İtalya'ya kaçmak zorunda kaldı. Bunlar henüz başlangıçtı, bu düşünceleri ve bilimle, gökyüzüyle ilgilenmesi yüzünden başı beladan hiç kurtulmadı. Yaşamına Cenevre, Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti. Sorbonne Üniversite'sinde görüşlerini anlatma fırsatı buldu. Çalışmalarını kitap hâline getirdi. Bir İtalyan aristokrat öğrencisi tarafından Venedik'e davet edildi. Tabii ki Giordano, bu teklifi hemen kabul etti ve orada Galileo Galilei ile tanıştı.             


Giordano'nun suçu çok büyüktü; çünkü o kiliselerin düz dünya inanışını kabul etmiyordu. Kiliselere göre Giordano bir kâfirdi. Bir gün kendisini davet eden aristokrat öğrencisi ile ters düşünce, aristokrat öğrencisi onu ihbar etti ve yakalanarak engizisyon mahkemelerinde yargılanmaya başladı. Ona düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi sonucunda, kilise tarafından affedileceği söylendi. Fakat Giordano, gördüğü bütün engizisyon işkencelerine rağmen (bu işkencelerin sadece bir tanesi, dilini damağına çakmak) bilim insanı olmanın onurunu korudu ve düşüncelerinden vazgeçmedi. 8 yıl hapis yatması da onu düşüncelerinden vazgeçirmedi. Her ne yaptıysa onu düşüncelerinden vazgeçiremeyen kilise, o zamanlar çok meşhur olan idam yöntemini; yani kanı akıtılmadan, yakılarak öldürülmesine karar verdi... Tarihe altın harflerle kazınan sözü ise ''Ölümümü bildirerken siz, benden daha çok korkuyorsunuz.'' oldu (1600)... Kilisenin bilmediği bir şey vardı, Giordano'yu yaktıkları bu ateş, bilimin ateşiydi ve hiç sönmeyecekti. Peki Galileo Galilei'den neden bahsettim biliyor musunuz? Çünkü Galileo da, Giordano ile aynı görüşlere sahipti ama o kiliseye boyun eğdi. Kendi düşüncelerini, doğru olanı ve bilimi bir nevi satmıştı. Onun canı tatlı gelmişti...

Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı'yı kullanır.

Giordano Bruno

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cehennemi Satın Almak

Türkçe'de En Çok Hata Yapılan Kelimeler

Derdi Olan Neylesin?